11 Kasım 2007 Pazar

Bugün sizlerle üyesi olduğum bir siteye yazan arkadaşın (Hakan Erman) gezi önerilerini paylaşmak istiyorum. Belki benim gibi gezmeyi seven dostlara faydası olur, çünkü bu önerileri şahsen ben okuyunca gezmenin de bazı kuralları olduğunu daha iyi anladım.

Hepinize keyifli okumalar...

İyi bir gezgin olmak için nacizane öneriler:

"Nasıl buluyorsunuz buraları da gidiyorsunuz?" diye soranlar oluyor. Bu yerler gizli falan değil halbuki. Sadece bakış açısı gerekiyor.

- Görmek istediğiniz ilginç şeylerin bir listesini yapın. Listenizde doğa, tarih, insan var ise bu öneriler işinize yarayabilir. Havuz, bar, gurme lokanta, tesis gibi bir listeniz var ise bakınız gazetelerin tatil rehberleri...

- "Turizm merkezleri"nden kaçının. - Gezginlerin kitaplarını okuyun. Özellikle 100-200 yıl önce at sırtında yapılmış yolculukların anılarını okumak çok heyecan verici. Örneğin John Freely'nin yazdığı Türkiye gezi rehberleri hem bugünü anlatıyor hem de eski gezginlerden güzel alıntılar yapıyor.

- Konaklama standardınız ne kadar esnek olursa o kadar başarılı bir gezgin olabilirsiniz. Herhangi bir pansiyonda, tanrı misafiri olarak bir köy evinde kalabiliyorsanız özgürsünüz demektir. Tabi en iyisi kamp yapabilmek. Böylece ihtiyacınız olan tek şey düz bir zemindir.

- Dünyanın her bir köşesinde ilginç, görülmeye, yaşanmaya değer şeyler bulunduğunu baştan koşulsuz kabul edin. Bu fikirle değişik ölçeklerde haritalar edinin ve onlarla zaman geçirin.

- Yaşadığımız dünyanın iki farklı boyutunu keşfedin. Birincisi yaşadığımız şehirlerden çok daha fazlası olan fiziksel boyut. İkinci boyut ise tarih. Gidebileceğimiz her mekanın bir geçmişi de olduğunu bilmek ve bunu merak etmek herşeyi değiştiriyor.

- İnsanların ezici çoğunluğunun iyi insanlar olduğunu bilin. Uyanık olun ama insanlara yaklaşın. Medeniyet denen dişsiz canavardan uzaklaştıkça insanların daha cana yakın olduklarını göreceksiniz. Nasıl yaşadıklarını, düşündüklerini merak edin ama sorgulayıcı olmayın. Kendinizi de anlatın.

- Amacınızı "varmak" değil, "yolda olmak" olarak belirleyin.

- Zaman en bulunmaz ve en pahalı varlığımız ama bilin ki bir yolculuk ne kadar yavaş ise o kadar iz ve tat bırakır. Buna göre en çabuk unutacağınız uçak yolculuğu, en tat bırakanı yürümek olacaktır. Açıkta yol alabiliyorsanız (yürümek, bisiklet, motosiklet, yelkenli...) alın ve "orada olmayı" hissedin.

Kapalı araç büyüyü bozar (otomobil, otobüs ve tabii uçak...).

İyi geziler...

Hakan ERMAN
www.ikiteker.org


Tavsiye



 

İstikametimiz Bursa'daki eski Osmanlı Köyü, Cumalıkızık. Eskihisar'dan Yalova'ya doğru giden arabalı vapur, Cumalıkızık'a giden yolu, epeyce kısaltıyor.

Cumalıkızık, Bursa'nın doğusunda, Uludağ yamaçlarına giden yolda. İstanbul'dan Bursa'ya giderken, Ankara yönüne sapılması gerekiyor. Otosansit'i geçtikten sonra sağa sapınca, Cumalıkızık okları takip ediliyor. İstanbul'dan çıktıktan yaklaşık üç buçuk saat sonra, bu eski Osmanlı köyüne ulaşıyorsunuz.
Orhangazi'den sonra, Gemlik'e gelmeden yol yemyeşil. Virajları çok, ama yine de rahat bir yol.
Cumalıkızık'a, Bursa'dan minibüs ve belediye otobüsleri aracılığıyla da yaklaşık yarım saatte ulaşılabiliyor.




Cumalıkızık evleri, 300 yıl önceden kalma. Yıllar içerisinde birçok şekil değiştirmiş evler ve 2000'deki restorasyonla bu halini almış.
Cumalıkızık, Uludağ eteklerindeki yedi kızık köyünden biri. Ama bu köy, tarihi dokusunu koruyabilen tek yer olmuş. Köyün, Osmanlıların Bursa civarına yerleşmeye başladıkları yıllarda kurulmuş, 700 yıllık bir vakıf köyü olduğu söyleniyor. Köydeki 270 evin yaklaşık yarısı kullanılıyor. Kimi aileler yüzyıllardır bu köyde; kimileri ise, restorasyon çalışmalarından sonra, köylerine geri dönmüş. Çoğu için Cumalıkızık'ın turizme açılmasıyla, yeni bir iş kapısı oluşmuş. Köy kadınlarına gözleme yapma, el becerilerini geliştirmeleri gibi konularda kurslar verilmiş.



Cumalıkızık sokaklarından, her zaman kaynak suları akıyor. Eskiden beri süren bu gelenek sayesinde köylüler, aşağıdaki bahçelerini istedikleri zaman sulayabiliyor. Ama bunun sayesinde, Cumalıkızık sokakları da, her daim tertemiz ve ferah.
Cumalıkızık evlerinin arasından akan suların, tepeden ayarlanan bir mekanizmayla, farklı sokaklardan geçmesi sağlanıyor. Bu, aslında köye bir ferahlık da veriyor. Ama bu yollar tamamen eski haliyle korunmuş olduğu için, son derece dar. Akan su, taşlar ve sürekli geçen araçlarla traktörler yürümeyi zorlaştırıyor. Motorlu araçlar, zaten bu köye hiç mi hiç yakışmıyor doğrusu.
Cin Aralığı, tek bir insanın geçebileceği darlıkta kestirme bir yol. Zaten Cumalıkızık çok ufak bir yer; ama yine de alt sokağa çıkmak için böyle bir de ufak aralık yapılmış zamanında.
Biraz aşağı indiğinizde köy meydanında bir de müzesi var, Cumalıkızık'ın. Burada köyün geçmişine ait pek çok eşyayı görebiliyorsunuz.

Cumalıkızık'a yerli turistlerin yanı sıra, yabancı turistler de ilgi gösteriyor. Fransız ve İngiliz turistler çoğunlukta.
Eskiye sadık kalınarak restore edilen evler taş, ahşap ve kerpiçten yapılmış. Alt kısım, hizmet alanları ile avludan oluşuyor. Ahşap merdiven ile çıkılan ara kat ve üst katta, upuzun sedirler var; odaların önünde. Kapı kulpları ve tokmaklar ise demirden.

Cumalıkızık'da yemek yenecek yerlerin başında Mavi Bocuk geliyor. Ama eğer haftasonu Cumalıkızık'a geliyorsanız, evlerini açan köylülerin çeşit çeşit reçeller, peynirler ve tereyağıyla sunduğu kahvaltıları son derece uygun fiyatlara yiyebilirsiniz.



Kısa bir süre için de olsa köy yaşamının bir parçası olmak, hem de eski köy hayatını günümüzde yaşayabilmek son derece keyifli. Cumalıkızık'ta her köşe başında gözleme ve mantı yapılıyor. Ama sabah kahvaltılarını ayrı bir methediyor köylüler.
Cumalıkızık'tan evinize dönerken de buradan, özellikle mevsiminde ahududu, böğürtlen ve kızılcık alabilirsiniz. Her mevsim çeşit çeşit reçeller bir de tabii...

Cumalıkızık'ta konaklamak için iki alternatif var. Biri Bulanlar Pansiyon, diğeri Mavi Boncuk Pansiyon. Her ikisi de yüzyıllar öncesinden kalmış ve restore edilmiş binalar.
Cumalıkızık'ta gece kalmayı planlıyorsanız, bu pansiyonlarda hiçbir konfor yok; ama odalar temiz ve odalarda tam bir ev düzeni içinde hizmet veriliyor. Odalara çıkarken ayakkabılarınızı bile çıkarmanız gerekiyor. Beklentilerinizi düşük tutarsanız, tarihi bir köy evinde kalmak farklı bir haftasonu alternatifi olabilir.

Tabii Cumalıkızık'ı gezdikten sonra, Bursa'nın Merkezindeki irili ufaklı otellerden birinde de kalabilirsiniz.

Cumalıkızık'ın son yıllarda geçirdiği değişim, birçok turisti buraya çektiği için, yeni iş imkanları yaratsa da bazı köylüler, bu gelişimden pek de hoşnut değil. Özellikle haftasonları, turistleirn köyün huzurunu kaçırdıklarından şikayetçiler.

Cumalıkızık'ın yukarısında bir de yürüyüş parkuru var. Hemen ilerdeki vadiden Uludağ eteklerine kadar trekking yapılabiliyor.

Cumalıkızık'tan Uludağ'a baktığınızda, kış turizimi denince akla gelen bu yere aslında yazın da gidilebileceği geliyor insanın aklına. Yemyeşil de bir başka güzel görünüyor Uludağ.
Tam bir Osmanlı açık hava müzesi burası. Bu yüzden dizi filmlerin de çekim alanı olarak kullanılıyor. Fakat daha çok sayıda turisti ağırlamak için pek de hazır değil açıkçası. Tuvaletlerin daha temiz olması ve etrafa daha çok çöp kutusu konması gerekiyor diye düşünüyor insan.

http://www.ntvmsnbc.com//modules/yakinyerler/cumalikizik.asp